Cenâb-ı Hak en büyük eğitimciler olarak peygamberlerini göndermiştir. Yani eğitim/terbiye hizmeti, bir peygamber mesleğidir.
Eğitimci olmak için hissiyat ve duyguların
güçlü olması lâzımdır. Çünkü talebeyle irtibat kurarken, onların
duygularını anlamalı, değerlendirmeli ve ona göre muâmele etmelidir. Bu,
bir doktorun tedâviden önce teşhise, yani hastalığın sebebini kavramaya
mecbur olması gibi bir keyfiyettir.
EĞİTİMCİ SABIRLI OLMALI
Unutmamak gerekir ki, ancak problemi çözülen insan kazanılabilir. Yine unutulmamalıdır ki, hayırlı bir neticeye varabilmek “sabır işi”dir. Zira bir gram altın elde edebilmek için tonlarca toprağı elemek gerekir.
İnsanların istîdatları birbirinden farklı olduğu gibi, zaafları da muhteliftir. Bu sebeple eğitimcinin âdeta bir ruh doktoru titizliğiyle insana yaklaşması gerekir. Birine faydalı olan
bir söz ve davranış, bir başkasına zarar verebilir. Bu
yüzden eğitiminden mes’ûl olduğumuz insanların karakterlerini çok
iyi tanımamız lâzımdır.
ACELECİ DAVRANMAMAK GEREKİR
Diğer taraftan eğitim hizmetinin zamanlaması ve dozajı da iyi ayarlanmalıdır. Sert
bir cismi belli bir istikâmette bükerken onun
kırılma ihtimâlini dikkate aldığımız gibi, nefsânî temâyülleri kuvvetli
olan bir kimseyi de bu illetten kurtarmak için
aceleci davranmamak lâzımdır. Muhâtabın ters tepki göstereceği dereceye kadar dozu artırmamaya dikkat etmelidir.
MUHATABI TANIMAK ÇOK ÖNEMLİ
Zira su dolu bir kabı eşit hacimdeki bir başka kaba ânî bir sûrette boşaltırsanız, suyun yarısını ziyân eder, dışarıya dökersiniz. Lâkin tedrîc metodunu
kullanarak, yani
acele etmeden, yavaş yavaş hareket ederseniz, elinizdeki kapta ne
varsa onu eksiksiz olarak diğerine aktarabilirsiniz. Bu demektir ki, bir insanı yönlendirip terbiye etmek, her şeyden önce sabra ve muhâtabı istîdatları itibârıyla mükemmel bir sûrette tanımaya bağlıdır.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Mânevî Zirvelerin Ulvî Basamağı HİZMET, Erkam Yayınları.
0 yorum:
Yorum Gönder